KİM KİMDİR?
Yahya Gış
Ölenlerin arkasından iyi şeyler anlatmak adettir. Ama Yahya Gış için olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Eksikliğini her an hissettiğimiz çok güzel bir arkadaşımızdı. Onu benim anlatmam istendi. Sevgili oğlu Cankat’ın hazırladığı bilgileri kendi yaşadıklarımı ekleyerek anlatmaya çalışacağım. Yahya’yı ve bu akşam andığımız diğer değerli dostlarımızı rahmetle anıyorum.
Yahya Gış 1947 yılında Hatay'ın Reyhanlı ilçesi Yenişehir mahallesinde doğdu. Abzah, Ğış sülalesinin Guazeko ailesine mensuptur.
Dedeleri, 1800 lerin ikinci yarısında 1864 “Büyük Sürgün” ile Kafkasya’dan Balkanlara gönderilmiş, 93 Harbinde de (1877 – 1878) Balkanlardan Osmanlı topraklarına sürülen ailelerdendir. Babası, Osmanlı’nın son zamanlarında doğmuş, çocuk yaşta yetim kalmış iki kardeşin büyüğüdür. Reyhanlı’da rençberlik yapmış, tarımla uğraşmıştır. Hatay Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyetine ayrı ayrı iki defa askerlik yapan nesildendir. Suriye Hama’ lı bir aileden geldiği, duru bir Çerkesçe ve Arapça konuştuğu dışında, 10 yaşında kaybettiği annesine dair ne yazık ki aktarılan başka bilgi yoktur.
Yahya yedi çocuğun ikincisi, üç erkek evladın en büyüğü olarak İkinci Dünya savaşı sonrası dünyaya gelmiş, ilkokulu Yenişehir mahallesindeki tek sınıflı, tek okulda bitirdikten sonra, başarılı bir öğrenci olmasına rağmen, babasının isteğiyle zanaat öğrenmek üzere bir süre eğitimine ara vermiştir. Kendi anlatımıyla, Ankara’dan görev için gelen, annesi Çerkes olan uzaktan akraba, bir tapu müfettişinin, babasını ikna etmesi sayesinde öğrenimine devam etme iznini almış ve Polis Koleji sınavını kazanarak okumak üzere 1963 yılında Ankara'ya gelmiştir. Ankara’daki ilk günlerinde bu ailede misafir olmuş. Hayatının bu dönüm noktasında edindiği ilişkileri bir ömür boyu sürdürmüştür.
Polis Koleji, Anadolu’nun her yerinden çocukları hem akademik başarı hem de fiziki yeterlilik anlamında seçerek kabul eden, parasız yatılı, hiyerarşik rütbeye dayalı dönemin gözde okullarından biridir.
On üç yaşında bir sınır kasabasından ülkenin başkentine uzanan bu yolculuk, ona, ilerdeki yaşamında gerek mesleki gerek sosyal açıdan omuz omuza yürüyeceği dostlar kazandırmıştı: Afyon’dan Şocen Orhan Aslan ve Adapazarı’ndan Abaza İmdat Halis.
Orhan Aslan, Polis Koleji bahçesinde tanıştığı ilk isimlerden biriydi. Her ikisi de Adigece bildikleri için birbirlerini bulmaları çok zor olmamıştı. İmdat Halis i de Kafkasyalı üst sınıftaki abileri vasıtasıyla tanımışlardı.
Polis Koleji yılları kentleşmenin hızlandığı, kasabalardan okumak için gelenlerin arttığı yıllardı. Gerek memleketi Reyhanlı’dan gerekse Kafkas diasporasının geniş coğrafyasından
Ankara’ya gelenlerle, o dönem Çerkes thamadelerin öncülüğünde evlerde örgütlenen Kuzey Kafkas Kültür Derneği vasıtasıyla tanışma, kaynaşma imkânı buldu. Bu dönemde Elbruz Gaytaoğlu yönetimindeki folklor ekibinde yer aldı.
Polis Kolejindeki arkadaşları ile birlikte derneğimizde tanıştık. Orhan Aslan mezun olduktan sonra görevli olarak Ankara dışına çıktı. Kendisini çok genç yaşta bir kalp krizi sonucu kaybettik. Ruhu şad olsun. İmdat Halis ise 12 Eylül darbesinde DEV-Genç davasından idam cezasıyla yargılandı. Bu süre içinde yurt dışına çıktı, ana vatanı Abhazya’ya yerleşti. Abhazya’nın bağımsızlık mücadelesi için savaştı. 1994 Yılında Abhazya’ya gittiğimizde kendisi ile buluşmuştuk. Şimdi sağlık sorunları olduğunu duyuyorum ve üzülüyorum. Kendisine sağlıklar diliyorum.
Polis Akademisi döneminde iki arkadaşıyla beraber Gençlik Caddesi 59 numarada tuttukları bekâr evi Ankara’da Çerkes gençlerinin uğrak noktası, buluşma adresi, hatta bir dönem dernek olarak kullanılan bir mekân olmuştur. 59/1 Kiralayan gençlerin evi olmakla kalmadı. Dönemin gençleri için bir lokal, bir fikir kulübü, misafir yatakhanesi oldu. Binanın sahipleri Berzeg ailesi idi. Bu gençlere ve daha sonra gelenlere aile mensubu gibi hoş görüyle baktılar. 59/1 sakinleri dönem dönem değişmiş, evde yapılan zexesler ve düğünler dilden dile anlatılır olmuş, burada tartışılan konular, oluşturulan politikalar 59/1 adıyla anılır olmuştur. 68 kuşağı gençlerinin kişisel ve kurumsal hafızalarında yer etmiştir. Bu dönem ona kendisi gibi Reyhanlı’dan Süleyman Yançatoral, Necdet Hatam, Yusuf Kanşat, Sedat Atilla’nın yanı sıra, Çerkes diasporasının çeşitli bölgelerinden Özdemir Özbay, Batıray Özbek, Cihan Candemir, Ersin Aşan, Erdem Ünlüçetinkaya gibi birçok yakın dost kazandırmıştır.
Meslek hayatına, 1970’ lerde Ankara Bölge Trafik Müdürlüğünde başlamıştır. Aynı dönemde, devam zorunluluğu olmadığından, sınavlara girerek Ankara Hukuk Fakültesini de bitirmiştir. Bu dönemde 59/ 1 i yeni gelen gençlere devretmiş, Polis Kolejinden arkadaşı İmdat Halis ile başka bir eve taşınmıştır, Fakat 59/1 birkaç dönem daha Çerkes gençleri tarafından devam ettirilmiştir.
Ankara’daki öğrenciliği boyunca Reyhanlı ile ilişkilerini hiç koparmamış, her fırsatta arkadaşları ile birlikte memleketini, ailesini ziyaret etmiştir.
1976 yılında, Zuhal Bageoğlu ile evlenmiştir. 1949 doğumlu, Şapsığ, Bage ailesine mensup Antakya Kız Öğretmen Okulu mezunu sınıf öğretmeni olan eşi Zuhal GIŞ, da yedi çocuklu büyük bir ailede Reyhanlı’da büyümüştür. Dört erkek ve iki kız kardeşi vardır.
Evliliklerinin ilk yıllarında babasının vefat etmesi sebebiyle Reyhanlı’ya yakın yere tayin isteyen Yahya GIŞ Adıyaman’da baş komiser rütbesiyle görev yapmış, Zuhal GIŞ ise sınıf öğretmenliği yapmıştır. Taşra görevinden sonra Ankara’da Polis Akademisinde Öğretim Görevlisi olarak atanmış, hukuk dersleri vermiştir. Aynı dönemde TODAİE de Kamu Yönetimi alanında Yüksek Lisans yapmıştır. Zuhal GIŞ ise 1996 yılında Milli Eğitim Bakanlığından emekli olmuştur
1980 askeri darbesinden sonra kendi isteği ile emniyet teşkilatından emekli olan Yahya GIŞ, 1981 yılından itibaren Ankara’da serbest avukatlık yapmıştır. Meslek hayatı boyunca hukukçu kimliğini uzlaşmacı tavrıyla besleyerek çalışmıştır.
Her iki geniş ailenin de büyük çocukları olan çift, Ankara’ya yerleştikten sonra diğer aile bireyleri de Ankara’ya okumak için gelmişler. Dernek ortamı ve çevresi onlar için ikinci bir ev, yuva olmuş. Fikren geliştikleri, sosyal anlamda paylaşımda bulundukları, bir merkez haline gelmiştir. Çerkes yaşam değerlerine hayatlarında her zaman öncelik veren aile, sosyal yaşamlarını dernek çevresinde şekillendirmiş, hayatlarının her döneminde Çerkes kültürünü yaşamak, yaşatmak ve yeni nesillere aktarmak için çaba göstermişlerdir.
GIŞ çiftinin bir erkek ve bir kız çocukları, dört torunları vardır. Oğulları Cankat Antalya’da, kızları Sinem Almanya’da yaşamaktadır.
Yahya GIŞ, hayatının son dönemine kadar aktif şekilde özellikle ceza davaları konusunda çalışmış, mesleki ve hukuki sivil toplum kuruluşlarına katkı vermiştir. Kafkas Derneklerinin Türkiye'de federasyonlaşma sürecinde ve KAFDAV’ın kuruluşunda görev almıştır. Federasyonlarımızın genel kurullarının değişmez divan başkanlığını Yahya Gış son günlerine kadar yaptı. Yahya varken başka bir isim aklımıza gelmedi. Yahya’nın başkanlık yağtığı toplantılarda kimsenin itirazı söz konusu olmazdı. Yahya’nın hastalığı ilerlediği için katılamadığı son toplantıda divan başkanı bulmakta zorlandık.
Yahya’nın 40 yıldır kanser hastalığı ile mücadele ettiğini son yıllarda anlayabildik. Hastalığını çevresine hiç belli etmedi. 40 senedir azimle savaştığı kanser hastalığı sebebiyle Şubat 2024 de hayata gözlerini yumdu.
Sevgili Yahya Gış’ı ve onunla birlikte andığımız adı geçen arkadaşlarımızdan yitirdiklerimizin hepsini sevgi ve rahmetle anıyorum. Bu anma gecesini düzenleyen Kafdav’a şükranlarımı sunuyorum.
Cihan Candemir









