KİM KİMDİR?
Mışe Olcay Mis
Olcay MİS, 1 Mart 1942’de Samsun’un Ladik ilçesinde doğdu. “Şapsığ” boyundan “Mışe” sülalesindendir. 1954 yılında Haydarpaşa ortaokuluna girmiş sonrasında Haydarpaşa Lisesinden 1960 yılında mezun olmuştur. 1960 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1964 yılında mezun olmuştur. Askerlik görevini tamamladıktan sonra teskere bırakarak Kara Kuvvetleri Komutanlığında askeri hâkim olmuştur. 1967-1969 yılları arasında Isparta’da askeri savcılık yapmıştır. 1972 yılında Millî Savunma Bakanlığında hukuk müşaviri olarak göreve başlamıştır. 1979 yılında Ankara Hukuk Fakültesinde Medeni Hukuk kürsüsünde İş Hukuku alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 1983 yılında Erdal İNÖNÜ’nün kurduğu Sosyal Demokrat Parti’nin (SODEP) kurucusu olmak için yarbay rütbesinde iken kendi isteği ile emekli olmuştur. SODEP’in kuruluşundan sonra uzun yıllar SODEP sonrasında CHP çizgisinde siyasal hayatımızda önemli hizmetlerde bulunmuştur. 18 Ocak 2018 tarihinde Ankara’da sonsuzluğa uğurlanmıştır.
Olcay ağabey, benim için çok özel, çok önemli bir insandı. Hani derler ya her insanın hayatına dokunan biri vardır diye, Olcay ağabey de banim hayatıma dokunan kişiydi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1991 yılında bitirdikten sonra avukatlık stajına başlayacaktım. Aile dostumuz olan rahmetli Askeri Yargıtay üyesi Hâkim Albay Duran DİNÇER stajını hemşerimiz olan Olcay beyin yanında yap dedi. Bende Olcay ağabeyi Kızılay’da Onur Çarsındaki bürosunda ziyaret ettim, tanıştık, konuştuk. Kendisi yanında staj yapmamdan memnun olacağını söyledi, dostluğumuz böyle başladı.
Olcay ağabey son derece sakin, kibar, güven veren bir kişiydi. Büroya kim gelirse gelsin mutlaka büronun dış kapısına kadar uğurlardı. Tane tane konuşurdu, danışmak için gelen insanları bıkmadan usanmada dinler, onlara uzun uzun düşüncelerini anlatırdı. Kimseden de hukuki danışmanlık ücreti almazdı. Ona “Çerkes parası” yani “Allah razı olsun, sağ olun sözü” yeterdi. Kendiyle barışık, yardımsever, paraya değer vermeyen üstün vasıflara haiz biriydi. Avukatlığı, hukuku çok severdi. Her konuyu bıkmadan, usanmadan en ince ayrıntısına kadar araştırır, bizim de aynı şekilde araştırmamızı isterdi. Araştırma aşaması tamamlanınca konuyu bizimle uzun uzun müzakere eder, öyle sonuca giderdi.
Olcay ağabeyin bürosu, soydaşlarımızın, hemşerilerimizin danışma merkezi gibiydi. Başı dara düşen herkes çekinmeden gelirdi. O, bunu toplumsal bir görev olarak kabul eder, seve seve yerine getirirdi. Bazan basit bir dilekçe yazmak gerekirdi. Stajyerlerine şöyle, şöyle bir dilekçe yazın verin derdi. Bu dilekçeler nedeniyle asla ücret almazdı. Eğer kişinin ekonomik durumu iyi ve ödeme yapmakta ısrar ederse kendisi para almaz, o zaman stajyerime verin derdi.
Gazete ve dergilerde yazı yazmaktan veya siyasi davalardan yargılanan pek çok hemşerimizi, soydaşımızı ceza davalarında canla başla savunmuştur.
Kafkas dernekleri ve vakıfları ile yakından ilgilenirdi, onları maddi, manevi yönden desteklerdi. KAFDAV’ın vakıf senedinin hazırlanmasında da görev almıştır. Derneklerin ve vakıfların bir hukuki sorunları olduğunda kolları sıvar sorunu çözmeye çalışırdı. Derneklerimizin ve vakıflarımızın genel kurul toplantılarına katılır, genel kurul toplantısını yönetirdi.
İş disiplini çok yüksekti. Hiçbir duruşmaya, toplantıya geç kaldığını görmedim, duymadım. Yargı camiasında çok saygı duyulan bir isimdi. Öyle ki Ankara adliyesinde Olcay MİS’in stajyeriyiz dediğimizde hâkim ve Cumhuriyet savcılarının dahi tavırları değişirdi. Olcay ağabey bir hâkim veya Cumhuriyet savcısının odasına gittiğinde onu ayakta karşılarlar, odanın kapısına kadar uğurlarlardı. Bana da Olcay ağabeyin yanında staj yaptığın için çok şanslısın, bunun değerini bil derlerdi.
Sıkıyönetim mahkemelerinde, Yargıtayda, Askeri Yargıtayda, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde, Danıştayda, Anayasa Mahkemesinde çok önemli davları takip etmiştir. Örnek vermek gerekirse Ecevit’in Başbakan Yardımcısı olan Hüsamettin ÖZKAN’ın Yüce Divan sıfatı ile Anayasa Mahkemesinde yargılandığı davada savunmasını Olcay ağabey ile Av. Sema YILMAZ birlikte yaptılar. Davada Hüsamettin ÖZKAN beraat etmiştir.
Az ve öz konuşurdu. Çok iyi bir hatip olduğu gibi yazılı anlatımı da kuvvetliydi. O dönemde yüksek lisans yapmış ender avukatlardan biriydi. Yazılı anlatım gücünün hem yüksek lisans yapmış olmasından hem de Millî Savunma Bakanlığında hukuk müşaviri olarak çalışmış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Dilekçeleri müsvedde kağıtların arkasına eliyle yazar stajyerler onu daktiloda temize çekerdi. Olcay ağabeyin yazısı inci gibiydi. Onun el yazısı ile yazdığı dilekçelerden bir klasörü hâlâ büromda hatıra olarak saklıyorum. Staja başlayan gençlere verip okutuyor, dilekçe yazma becerilerinin gelişmesini sağlıyorum.
Olcay ağabeyle avukatlık stajını bitirdikten sonra da irtibatımız devam etti. Hâkimlik stajını yaparken de boş zaman bulur bulmaz büroya giderdim. Eşimle evleneceğim sırada kız isteme, nişan, düğün törenlerinin hepsinde değerli eşi Meral ablamla birlikte babalık/ annelik görevini yerine getirdiler. Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başladıktan sonra da Ankara’ya her gelişimde mutlaka Olcay ağabeyi ziyaret eder, uzun uzun sohbet ederdik.
Olcay ağabeyin dostlukları da çok sağlamdı. Emekli Hâkim Albay Oktay SEDEF, büro ortağıydı. Çok iyi anlaşırlardı, ağabey-kardeş gibiydiler. Büroda cuma akşamları mesai bittikten sonra tavla oynarlardı. Olcay ağabey, Oktay ağabeyi yenince çok keyiflenirdi, ona takılmaktan çok mutlu olurdu. Arkadaşlık deyince aklıma hep Olcay ağabeyle, Oktay ağabeyin arkadaşlıkları gelir. Çok güzel arkadaşlıkları vardı.
Olcay ağabey benim ikonumdu. Ondan öğrendiklerimi yaşamımda uygulamaya çalıştım. Yanımda staj yapan her genç mutlaka onun adını öğrenir. Onun bana kattıklarını ben de stajyerlerime aktarmaya çalışıyorum. Bankacılık ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünde yüksek lisans yaparken Prof. Dr. Yaşar KARAYALÇIN hoca “Hukukta Metot ve Kaynak” dersini anlatırken şöyle derdi: “İYİ HUKUKÇU, KONUDA GÜÇLÜ, İFADEDE NAZİK OLAN KİŞİDİR” derdi. Meslek yaşamımda binlerce hâkim, avukat, Cumhuriyet savcısı, akademisyen hukukçu tanıdım, bu tanıma en uygun düşen kişi kim diye düşündüğümde aklıma Olcay ağabey gelir.
Olcay ağabeyden aldığım meşaleyi, görevi bizden sonraki nesillere aktarmaya çalışıyorum. Gücümün yettiği kadar bu görevi sürdürmek kararlılığındayım.
Olcay ağabeyi bu vesile ile bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. RUHU ŞAD OLSUN. Eşi değerli ablam Meral ablaya, oğlu Ziya ve kızları Yeşim ile Onur’a da sağlık ve mutluluklar dilerim.
Av. Türker Tok









