ARAŞTIRMA & BELGE
Ömer Büyüka'yı Anlatabilmek
Ömer Büyüka’yı anlatabilmek için onu çok iyi anlamak gerekir. Onu anlayabilmek ise oldukça güçtür.
Güçtür; çünkü Ömer Büyüka bu güne dek kimsenin söylemediklerini söylemiştir. Abhaz Mitolojisi Anaç mı? Abhazca ilk dil mi? Gibi kafalarda büyük soru işaretleri açmıştır.
Ömer Büyüka’yı anlamak güçtür; çünkü o Kafkas tarihine yaratılıştan itibaren başlanabileceğini, bu halkın tarhinin en azından Mısır, Mezopotamya ve Eski Yunanla eş zamanlı ve ortak mekanlı olabileceğini söylemiştir.
Ömer Büyüka’yı anlamak güçtür çünkü o; duygularını ‘Aah’’’’ diye, büyük bir figanla dile getirmiştir.
Ömer Büyüka’yı anlatmak benim için de güçtür ama, anlayabildim kadarıyla onu anlatmak görevimdir.
Ömer Büyüka, sürgün Abhazların arasında doğup büyümüştür. Abhazca’dan başka hiçbir dil ve kültürü tanımayan insanların arasında yaşamış, dolayısıyla Abhaz diline ve kültürüne oldukça hakim olmuştur. Tüm Abhaz dialektlerini, Aşıwa ve Aşharıwa dillerini incelemiştir. Etimolojisini yapmadığı hemen hiçbir sözcük yoktur. Bir sözcüğü analiz ederken sadece etimolojisini yapmakla kalmamış, aynı zamanda bu sözcüğün, başta arkaik diller olmak üzere diğer dillerdeki söyleniş biçimlerini de belirtmiştir.
Ömer Büyüka Arapça, Farsça, Osmanlıca ve Türkçe’ye de son derece hakimdir. Bu dillerde mükemmel eğitim görmüştür. Onun dil meraklı Abhaz dilinin yanı sıra tüm Kafkas dilleri ve Kafkasya ile ilgili olabilecek pek çok Avrupa ve Asya dilleri hakkında da derin bilgi sahibi olmasına neden olmuştur.
Ömer Büyüka Eski Yunan, Roma, Önasya, Ortaasya, Akdeniz havzası, Mezopotamya, Mısır ve Hitit kültürü gibi en eski uygarlıklar hakkında pek çok kaynak edinmiş ve bunları ayrıntılı bir biçimde incelemiştir.
O semavi dinlerin hepsi hakkında geniş bilgiye sahiptir. Yunan mitolojisi başta olmak üzere tüm dünya mitolojilerini, din, dil, tarih ve destanlarını, onların inanç ve kültürlerini çok iyi araştırmıştır.
Teoloji ve kozmagoni bilgisi mükemmeldir.
Arap harfleriyle gayet iyi okuyup yazabildiğinden, Osmanlı arşivlerini, Topkapı Sarayındaki fermanları ve el yazmalarını yakından incelemiş, deri üzerindeki Abhaz bayraklarını ve Abhaz Kralı Bata’nın mühürünü de ilk kez o bulmuştur.
Abhaz kiril alfabesi ile gayet iyi okuyup yazabilen Ömer Büyüka Abhazyalı aydınlar ve bilim adamları ile yazışma ve görüşme olanağı bulmuş, Abhazya’dan orijinal kaynaklar da edinmiştir.
Met Çünetukua İzzet, Fetgeri Şüenü, İsmail Berkok ve Mustafa Bütbay gibi kendisinden önceki Kafkas araştırmacıları ile iletişim içerisinde olmuş, onlarında fikirlerinden ve kaynaklarından yararlanmıştır.
Ömer Büyüka, Kafkasya hakkında pek çok yerli ve yabancı yazılı kaynağı, uluslar arası bibliyografya ve belletenleri sürekli taramış, doğulu ve batılı pek çok yazarın dil, tarih, antropoloji, arkeoloji ve benzeri dallarındaki kaynaklara sahip olmuştur.
Daha önemlisi, o sürgün Abhazların beraberinde getirdiği sözlü edebiyatı ve tarihi dinleme şansı bulmuş, dili ilk elden öğrenip verilerini en ufak ayrıntılarına dek derlemiştir.
Bu yüzden Ömer Büyüka’nın en zengin, en önemli, en orijinal kaynağı kendi ana dilindeki veriler ve halkın sözlü ürünleridir.
Bu dilin verileri onun araştırmalarının sınırını Kafkasya’nın dışına taşırmıştır. Bu yüzden Ömer Büyüka, Kafkas tarihine dolayısıyla Abhaz tarihine ve kültürüne çok geniş bir perspektiften bakarak, sunduğu tarihsel gerçeklerle önemli bir noktayı vurgulamıştır.
Kafkas otohtonlarını ilk ortak toplum adı olan ‘‘AS’’ tan türeyen tüm etnonim ve toponimleri inceleyerek bilimsel adı ‘‘Abasgo-Kerket’’ olan ‘‘Abhaz-Adıge’’ ve diğer Kafkas otohton dillerini geriye doğru gittikçe birbirlerine yaklaştığını hatta birleştiğini göstermeklei yine anlaşılması güç bir gerçeğe parmak basmıştır.
Abhaz Mitolojisi Anaç mı? adlı kitabı Abhaz dilinin verileriyle Abhaz kültürünü, inançlarını, mitolojisini ve folklorik özelliklerini adeta bir resim gibi çizmekle kalmamış, bunların diğer Kafkas dilleri ve kültürleriyle bağlantılarını da göstermiştir. Hz. İbrahim, Awıbla ve Kafkaslılar kitabı ise; kutsal Kafkas yasası ‘‘khabze’’nin kurucusu Awıbla’yı Mısır’ın gizli gerçekler mürşidi Hermes Thote ve Hz. İbrahim ile karşılaştırmış, bu münasebetle tarihimizin köklerinin Mezopotamya, Suriye ve Filistin’e kadar uzandığını belirtmiştir.
Ömer Büyüka da, pek çok yabancı yazarın belirttiği gibi ‘‘Ortadoğunun bilinen ilk sahiplerinin Kafkaslılar olduğunu’’nu doğrulamıştır.
Kafkas kaynaklarına göre ilk Yaratılışlar, İlk insanlık ve Kafkas Gerçekleri adlı kitabından ise; varlıkların anacı ‘‘RA’’ ile canlı anlamındaki ‘‘SA’’nın kullanılış biçimlerinden yola çıkarak, ilk dil, ilk ateş, avcılık, hayvancılık, danslar, şarkılar, ölçüm bilgileri ve daha akla gelebilecek her konuda bilgiler sunmuştur.
Onun şiirleri ise birer ‘‘Aah!’’dır, feryat ve figandır, bazen de fışkıran bir volkandır. Ömer Büyüka’nın şiirleri gözyaşıdır, özlemdir, isyandır, ya da bilimsel bir tanımdır. Ömer Büyüka’ya büyüklerinden, Abhazya sevgi ve özlemi büyük bir miras olarak kalmıştır. Bu sevgi ve özlem onun içini yakmış, yüreğini tutuşturmuştur.
Gün geçtikçe edindiği bilgiler, duyduğu haberler, sürgünler, soykırımlar, haksızlıklar onun ruhunda yükselen bir volkan olup fışkırmıştır.
İşte, Stalin ve Beria’nın Abhazlara uyguladığı soykırımı duyduğu gün gözyaşları onu teselli edememiş ‘‘Felaket Mabudları Ateş!’’ demiştir. Yıldırımlar, volkanlar, kıyametler kopsun istemiştir. Gözyaşları şiire akıp mısra mısra dökülünce biraz rahatlamış. ‘‘Bir tek meşru yol vardır o da sevmek ve sevilmek!’’ diyerek, düşmanına bile insanca davranmak gerektiğini vurgulamıştır.
Onun insan sevgisi ve mücadele gücünün sembolü Promethe’dir, Promethe onun adeta piridir.
Ömer Büyüka’nın sadece şiirlerine değinmek bile sayfalar ister. Bu nedenle ben onun insan ve araştırmacı yönünü yansıtan iki mektuptan söz ederek sözlerini bitirmek istiyorum.
Bunlardan biri Ömer Büyüka’nın 18.12.1972 de bana yazdığı bir mektuptur. Abhazyalı şair V. Ahiyba’nın gönderdiği bir şiirden Abhazya’da yeni bir soykırım yapıldığını çıkaran Ömer Büyüka, o tarihlerde tam bir ay durmadan gözyaşı dökmüştü. O ağladıkça ben de ağlamıştım ama, niçin ağladığımı bilmiyordum. Çünkü konuşamıyordu, son derece kederliydi. Sonunda Abhazya’ya bir mektup yazdım ve kötü bir durum olup olmadığını öğrendim, gelen cevabı götürüp kendisine okudum, biraz rahatladı, sonra neden onca gözyaşı döktüğünü anlattı.
Diğer mektup Ömer Büyüka’nın Abhaz dili konusundaki uzmanlılığa gösterilen uluslar arası itibarı yansıtan bir örnektir.
Leningrad Üniversitesi’nin ünlü bilim adamlarından biri olan ve Maykop tabletlerini okuyan Prof. G.F.Turçaninov’un öğrencisi Yarna Basarya-Pha’nın mektuplarından biridir. Mektup Prof. G.F. turçaninov’un Ömer Büyüka’dan talep ettiği Abhazca sözcük tatlilleri ile ilgilidir.
Ömer Büyüka uluslar arası araştırmacıların yazıştığı, ziyaret ettiği, fikir danıştığı, konuştuğu son derece itibar ettiği bir Abhazolog idi.
Abhazya’yı, Abhaz halkını, Abhaz dilini, kültürünü, tarihini, sanıtını, müziğini ve hatta Abhaz yemeklerini bu denli seven birini görmedim.
Ölümünden birkaç gün önce yaşlı eşinden kendisine ‘‘Azar Aşüa’’ denen hüzünlü bir şarkı söylemesini istemesine hiç şaşırmadım.
Nur içinde yatsın Ömer Büyüka, mezartaşına yazılmasını istediği şiirinde de belirttiği gibi ana diline doyamadan öldü. Eğer onu iyi anlamak ve anlatmak istiyorsak önce bu dilin tadına varmak, bu dilin sınırlarına ulaşmak, sonra da onu aynı dille anlatmak zorundayız.
Ne kadar zor da olsa Ömer Büyüka’yı anlamak ve anlatmak için onun izinde yürümeliyiz, yani ‘‘bakarken geniş, araştırırken derine inmeliyiz.’’ En önemlisi de dilimizdeki sırları keşfetmeliyiz…
30.03.2001, İstanbul
-
Vaynakh (Çeçen-İnguş) Halk Kahramanları Hakkındaki Tarihi Gerçekler Yorumlar Ve Olaylar
25 Nisan 2015, Cumartesi -
Ölüm Evleri
01 Ağustos 2012, Çarşamba -
Ankara’da ve Soçi’de Farklı Çerkeslik Halleri
21 Temmuz 2012, Cumartesi -
1960'larda Bir Abhaz Köyü; Mezit
13 Temmuz 2012, Cuma -
İverönü Köyü ile Alakalı Bir Dokümanın Tetkiki
13 Temmuz 2012, Cuma -
Madam B. Chantre’ye Göre XIX. Yüzyıl Sonlarında Tomarza Ve Çevresi
10 Temmuz 2012, Salı -
Atlantis Efsanesi ve Kafkasya ile İlişkisi
09 Temmuz 2012, Pazartesi -
Aydın Osman Erkan'ı Anarken
09 Temmuz 2012, Pazartesi -
Kuzey Kafkasyalıların Kültürel Örgütlenme Çalışmaları
07 Temmuz 2012, Cumartesi